Çıplağım buzdan odalarda, üşüyorum
Yanardağ lavı gibi damarlarımdayken sen
Belediğin acılardayım.
Kırk yıl izini sürdüğüm
İzine yüzüm sürdüğüm
Kırk günde yitirdiğim
Nerdesin tün yitiğim.
Ankara’nın yağmurundan karından
Sarı bir şemsiyeydin beni koruyan.
Şimdi boydan boya acılardayım
Kırmızı ve asi, patlayacağım
Sevmeyi bellediğim
Vefasızım söyle bana
Sevda yaralarıma şimdi ne süreyim
Sırat köprüsünde bıraktın
Ne yöne gideyim yol göster .
Özünle sözün ne zaman ayrı düştü de bana?
Neydim söyle bana
Kavuşmama ihtimali mi yoksa
Yağmur sonrası toprak kokusu
Tedirgin, yorgun bebek uykusu
Kafesinde sevda kuşu
Uykularının korkulu düşü
Söyle bana hangisi
Bulutları dağıtıp hüzünlü gözlerini öptüğüm
Gülüşler devşiresin gene de hayattan
Çıkart hançer gözlerini gözlerimden fırlat at.
Antik bir kentin yitmeler kavşağı
Sarı saçlı düşün içinde
Sadece saçlarıma yağan yağmur
Ruhumdan aceleci kırmızı sabır
Tedirginlik damlaları bedenin ikliminde
Toprağa çekiyor ağır ağır
Topraksa çığlıklarıma sağır.
Nereye gitsen yüzünde toplanır tüm yollar
Kaybolan yılların içinde, senin içinde yok olur
Kendini öğüttüğün değirmendir hayat
Ruhunda hayal kırıklığı yürekte sevda yanığı
Hürdoğan Aydoğdu
Comments