Her ne kadar sanat ürünleri sanatçının düşlerinden hayallerinden oluşsa da, ruhumuzun onlara ihtiyacı vardır. Yaşam damarlarımızdan birisidir.
ŞİİR HAKKINDA
MÖ üç binde Sümerlerde ilk edebi yapıtlar, tüm yazılar dizeler halinde yazılmaya başlamıştır. Günümüzde bulunmuş olan Sümer yazılı eserlerinin tümü şiir şeklindedir. Mitler, destanlar, kanunlar, anılar, sözleşmeler,ağıtlar… Hatta okullarda öğrencilerin yazmayı öğrenmeleri için yaptırılan alıştırma dahi şiir şeklindedir.
Sözün , sesin ortaya çıkışından itibaren, şiir ve dolaysı ile de şiirdeki ritmle birlikte müziğin de varolduğu bir gerçektir. Çünkü şiir ritmli söz dizimlerinden oluşur. Bu nedenle akılda kalması kolaydır, çağrışım yaptırma etkisi çok yüksektir. Öğrenmesi, söylemesi hoştur. Hatta din kitaplarının da yazıya dökülmeden önce beyitler halinde ve ritmli olarak ezberlerde saklandığı da bir gerçektir.
Uyaklı sözlerin usta tutulması kolay olduğundan destanlar, öyküler, geçmiş, zaferler, afetler geleceğe bırakılmalıdır. Bu nedenle yazı bulunmadan önce şiirler halinde anlatılagelmiş, ezberlenmiş, aktarılmıştır.
Sümer kahramanlık çağı Yunanistandan bin beşyüz yıl öncedir. İlyada , Odesia v.b. eserlerin de şiir şeklinde yazıldığını, hatta yazıya dökülmeden önce ezbere okunarak, ya da müzik eşliğinde anlatılagelmiştir bu yapıtlar. Çünkü bunlar yazının bilinmediği dönemlerde, ortaya çıkmıştır. Yazı bulunmuş olsada fakir ozanlar yazı bilmediğinden bu şiirler anlatana göre bir çok değişikliğe uğrayarak insandan insana, kuşaktan kuşağa, ulustan ulusa aktarıldıktan sonra yazıya dökülmüştür,
Bu şiirlerde çoğunlukla sabit uzunlukta ölçülü dizeler yoktur..
Son zamanlarda yazılan şiirleri, şairleri bir önceki ya da daha önceki akımların, kişilerin şiir beğenileri ile, bakışı ile bakılıp değerlendirilmemelidir. Ünlenmiş birisinin şiiri ile de kıyaslanarak değerlendirilmemelidir.
Her şiir, her şair kendisi olarak, kendi özgünlüğünde, günün değerleri ile bakılarak düşünülüp değerlendirilmelidir.
-“Şiir, insanı insana yaklaştıran şeydir. Harpler şairsizlikten çıkar.
Cinayetler şiirin okunmadığı yerlerde işlenir. Kuvvetli insan, şiir sevmediği için zayıf insanı döver.”
Sait Faik;
“ Matiss,Yeşil boyayı sürdüğüm zaman ot resmi yapacağım anlamına gelmez, maviye fırçayı batırınca gökyüzü resmi yapmaya hazırlanıyorum, demek değildir.” Demiş. Renk ressamların,şiir ozanların içsel durumlarını ifade eder. O yüzden ticari meta haline getirilememiştir, o yüzden herkes içsel durumlarını bir şekilde ifade eder. Herkes aslına şair olduğunu düşünür, şiir de okur o nedenle şiir metalaşmamıştır
Şiir ve resim yazılı diğer edebiyat ürünlerinden çok önce var olmaya başlamıştır. Uyaklı sözler akılda daha kalıcı olduğu içindir ki bir çok olay şiir şeklinde ifade edilerek ezberlenmiş, sözle nesilden nesile aktarılmıştır. Diğer edebiyat eserleri gibi çok gürültü yapmadan tarihimizin derinlerinden, içinden, gerçeğimizden geçerek gelir, gelmiştir. Aynı zamanda düzyazı denizlerini besleyen yer altı ırmaklarıdır şiir.
Şiir,okuyucusu ile iletişim kurarak onu etkisine alıp, yoksunluklara, isyanlara, haksızlıklara karşı koymaya yöneltir. Çeşitli toplum gruplarını, çevreleri, olguları, kuşakları birbirine bağlayan bir dil olayıdır. Kültürle devrim, tevekkül, yalnızlık, aşk arasında en yetkin biçimde birleşik kap işlevi görür.
Her yıkımın, zorbalığın altından da ancak şiirle kalkılır.
Kapitalist sistemin evcilleştiremediği vahşi atlara benzer şiir. Baskıladıkça, metalaştıramadıkça görmezden gelir ve bu durumda devrim , isyan, başkaldırı şiirinin doğup gelişmesine neden olur.Bu günkü sistem insanların bu güne kadar yaratmış olduğu en şiir karşıtı örgüttür. Sistem onları öncüllerinden ayıramamıştır. Şairler hep geçmişin anıt ozanlarına kendilerini borçlu hissederek onların ardılları olmaya devam ederler. Bu nedenle de sistem onları metalaştıramamıştır birazda.Sistem ticaret üzerine kurulduğu için ve yayınevlerinin ana metası da roman olduğuna göre yayınevleri birçok roman, öykü, deneme kitabı basarken bunların yanında incecik bir şiir kitabı basarak hayır işlemiş ve ayırım yapmamış gibi görünmeye çalışırlar. Yani şiire hiçbir zaman eşit davranmazlar çünkü propaganda malzemesi olarak kullanılmaya elverişli değildir o. Bir şiir kitabının çok satan olması için yayınevlerinin propagandalarını, ilanlarını gördünüz mü?
Kapitalist sistemden hoşnut olmayanlar arsında ressamlar, yontucular, müzisyenler, edebiyatçılar vardır. Fazla göze batmasalar da, bunların içinde en öfkelileri ve kincileri onlardır. Şairler de öyle. Dehalarının, yaratıcılıklarını kısıtlanmış olduğunu,ün ve mutluluk isteklerinin engellendiğini düşünüp öyle hissederek bir işçiye göre üç dört kat daha fazla haksızlığa uğradığını düşünür. Bu nedenlerde onu isyana, devrime, başkaldırıya yöneltir.
Şiir kendi okuyucusunu, kendi yolunu bularak düz ovaları platoya dönüştürür, kayaları oyarak geniş yataklar açar kendine. Durgun aktığı da olur, şelaleler oluşturduğu da, çağlayarak aktığı da olur. Akar hep okuyucusuna doğru, tüm engelleri aşarak.
Şiirde söylenenlerin, yazılanların doğruluğu ve ya yanlışlığı ispatlanamaz, bu gerekli de değildir zaten. Çünkü şiir düş alanıdır, ama masal ya da öykü de değildir.
Şiir düşlere dayanan metinlerdir Güzellikleri, inançları, kavgaları ispatlamanın yoludur.
Comments